Ahi Çelebi Cami

İstanbul'da uzun süre kalan birisi olarak ilk kez ziyaret ettim ve çok memnun kaldım. Çok güzel bir hikayesi var. Evliya Çelebi'nin seyahate başlamasına vesile olan, harika rüyası ile başlayan sürecini okuyunca çok etkilendim. Gidiş yolu olarak da toplu taşıma ile metrodan Haliç durağında inerek yaklaşık 300-400 MT lik Eminönü yönünde yönünde yürürken sol tarafta sahil tarafından giriş ile ulaşabilirsiniz...

Evliya Çelebi'nin Peygamber Efendimizi (s.a.v) Rüyasında görerek elini öptüğü ve ardından Şefaat Ya ResulAllah" diyecekken heyecanlanarak "Seyahat Ya ResulAllah" dediği ve buradan Dünya'yı dolaşmaya başladığı yerdir.Eminönünde otobüs duraklarının meşhur balık ekmek tezgahlarının hemen yan tarafında İstanbul Ticaret Üniversitesi’nin arkasında

Ahi Çelebi, İkinci Bayezit ve Yavuz Selim devirinde yaşayan ve iki defa hekimbaşılık yapan bir Türk tabibidir. Babası Fatih Sultan Mehmet ve İkinci Bayezit devirlerinin ünlü hekimlerinden Tebriz ya da Şirvan asıllı Mevlana Kemal’dir. Ahmet Çelebi, hekimliği daha çok babasından öğrenmiştir.Bu cami Evliya Çelebi'nin şefaat ya Rasulullah" yerine "seyahat ya Rasulullah" rüyasını gördüğü camidir. Bu yönüyle İstanbul folklorunda ayrı bir yer tutar. Dikdörtgen plan üzerine

‘Kanlıfırın Mescidi’ ve ‘Yemişçiler Camii’ olarak da bilinir. İstanbul Ticaret Üniversitesi'nin arkasında, Zindan Han yakınında, Yoğurtçular sokağında deniz kenarındadır. Helal para ile yapılmış, duaların kabul edildiği bir camii dir. İçerisi süsleme açısından sade bir görünümdedir. Peygamberimizin maneviyatta sabah namazını kıldığı ve kıldırdığı Camii dir.

huşu dolu bir camii olmasının yanı sıra hikayesi de muazzam bir camii. Hikaye şöyle ki evliya çelebi bir gün camide uyuyakalır ve rüyasında peygamberimizi görür şefaat ya rasulAllah diyeceğine seyehat ya rasulAllah der ve dünya turuna başlar. Hayatınızda bir şeylere başlamak isterseniz bir cuma mutlaka buraya uğrayarak başlayın.

İstanbul’da Eminönü sahilinde, Zindan Hanı yanındadır. Geniş bir yeşil alanda, cadde ile Haliç’in arasındadır. Tahminen 1480 – 1500 yılları arasında inşa edilmiş olduğu sanılan cami, Kanlı Fırın Mescidi yahut Yemişçiler Camii (Yemiş İskelesi’ne yakın olması sebebiyle) adlarıyla da bilinmektedir. Yoğurtçular Sokağı’nda olduğundan Yoğurtçular Camii olarak da isimlendirilmiştir. Her ne kadar yapım tarihi için yaklaşık 20 yıllık bir süre verilmiş olsa da, Fatih vakfiyesinde bitiş yılı 1500 olarak gösterilmiştir.Cami ile ilgili en fazla bilinen hikaye, Evliya Çelebi ile ilişkili olanıdır. Babasının burada görevli olması nedeniyle, Evliya çocukluğunun ve gençliğinin büyük kısmını bu camide geçirmiştir. Caminin yakınında bulunan evlerinde uyuduğu bir sırada rüya görmüş, rüyasında, caminin içinde, Hz. Muhammed’in elini öpmüş, bu sırada Şefaat ya Resulallah yerine seyahat ya Resulallah dediğini yazmıştır. Bu yüzden gezgin olduğunu belirtmektedir.

Yatsı için gittik ama cami kapalıydı gerçekten çok üzüldüm. Cemaat olmasa bile cami açık olmalıydı.

Şuanda şantiye alanı içinde inşaat işleri bitince bu lokasyon çok daha güzel olacak diye umuyorum. Canım tarih kokan İstanbul…

15. yüzyılda yapılmış ve bugün bir kaç galat-ı meşhura konu olmuş cami.Bunlardan ilki Peygamberin sabah namazı kıldığı ve kıldırdığı cami olması,İkincisi Evliya Çelebi'nin rüyasında Peygamberi görmesi ve şefaat ya rasulallah" diyecekken dilinin sürçmesi sonucu "seyehat ya rasulallah" demesi ve duasının kabulü sonucu seyyah olması.Her ikisinin de elle tutulur yanı yok.Aynı zamanda cami bakımsız. Etrafında ne inşaatı ise inşaat var.Kapıları yağlı boya ile boyanmış

Ahi Çelebi CamiiAhi Çelebi Camii Fatih ilçesinin Eminönü semtindeki bir camidir. ‘Kanlıfırın Mescidi’ ve ‘Yemişçiler Camii’ olarak da bilinir. İstanbul Ticaret Üniversitesi'nin arkasında, Zindan Han yakınında ve Yoğurtçular sokağındadır. Banisi Ahi Mehmet Çelebi 'dir. Adı kaynaklarda Ahmed ve Mahmud olarak da geçmektedir. Daha çok Ahî Çelebi ismiyle şöhret bulmuştur. Ahi Çelebi, İkinci Bayezit ve Yavuz Selim devirinde yaşayan ve iki defa hekimbaşılık yapan bir Türk tabibidir. Babası Fatih Sultan Mehmet ve İkinci Bayezit devirlerinin ünlü hekimlerinden Tebriz ya da Şirvan asıllı Mevlana Kemal’dir. Ahmet Çelebi, hekimliği daha çok babasından öğrenmiştir.[1] Kaynakların belirttiğine göre, yaşı doksanı geçmiş olduğu halde, hacdan dönerken Kahire’de ölmüş ve İmam Şâfiî’nin kabri civarına defnedilmiştir.[2] Cami, 1539 ve 1653 yıllarında iki kez yanmış, 1892 zelzelesinde ise büyük hasar görmüştür. Tezkiret’ül Ebniye ve Tezkiret-ül-bünyan’da Mimar Sinan’ın eserleri arasına gösterilen yapı[3] uzun yıllar harap vaziyette idi. 1990'lı yıllarda restorasyona alınarak yeniden faaliyete geçirilmiştir.