Leb-i Derya

Yeni ismi Endam olmuş. El değişikliği ile birlikte menü de çok kaliteli bir hale gelmiş. Özellikle İsli Ahtapotu denemenizi tavsiye ederim. Teras ve orta katı ile misafirleri ağırlıyor. Manzara tek kelime ile harika. Tarihi yarımada, Karaköy Galataport, Üsküdar sahili ile geniş bir manzara görseli sunuyor. Yeni yüzünü çok beğendim.

Mekan, manzara ve yemekler çok güzel. Çalışanlar çok kibar ve ilgili. Teşekkür ederiz.

Mekan olarak güzel ama maalesef hesap öderken hiç memnun kalmadık kişi başı kuver hesabı kesiliyor ve bunun yanında ekstra hiç bir ikram edilmediği halde servis ücreti de alıyorlar. Tekrar tercih etmeyeceğiz.

İstanbul’dayız, denizle sarmalanmışız, Leb-i Derya’dayız. Sağımız, solumuz, önümüz, arkamız mavi. Bu kadim kentin alamet-i farikası deniz, bin yedi yüz yıl evvel ilk taşları dikilen şehrin kalbi tarihi yarımada, ışıldayan cepheleriyle günümüzün modern gökdelenleri, yanı başımızda metruk binalar. İstanbul, iyi, kötü, güzel, çirkin; her yönüyle gözümüzün önünde; çünkü Leb-i Derya bir İstanbul lokantası. Kendini durmadan yenileyen bu şehirde dile kolay, on beş senedir ayakta kalmayı; İstanbul’u her şeyiyle sahiplenerek, İstanbul’un her halini kucaklayarak başarmış özel bir yerdeyiz. İstiklal Caddesi kimlik değiştirirken, altındaki Karaköy dönüşürken, Tophane yeniden keşfedilirken… Leb-i Derya hep oradaydı. Kurulduğu tepeden sükunetle şehrin devinimini izledi, kimliğini yitirmeden dönüşüme ayak uydurdu.Bu koca metropolün içinde yaşattıkları, Leb-i Derya’nın içinde de harman oldu:En tepedeki kaptan köşkü aykırı, rafine, küçük ama çok şahsiyetli.Altına yerleşen ve mekanla özdeşleşen ana salonda İstanbul arz-ı endam ediyor, güzelliğini cömertçe sergiliyor.Onun da altındaki cep meyhanesi sıcak bir nostalji hissiyle demlenmeye çağırıyor.Bu üç farklı hikâyeli üç ayrık dünyayı birleştiren bir temel nokta var: aynı anda hem güçlü, hem de zarif olabilen bir gastronomi deneyimi.Leb-i Derya’nın mutfağı Anadolu’nun ve Rumeli’nin damak mirasını alıyor, kibarca bugüne uyarlıyor, her gün bu mirası yeni devralmış gibi özenle hazırlıklarını yapıyor, her akşam heyecanla servis ediyor. Bir lokantayı kıymetli yapan, malum, mutfağından çıkanlara gösterdiği saygıdır: Leb-i Derya ekibi bunu iyi biliyor, tazecik mezelerini ve leziz yemeklerini adeta hürmetle hazırlıyor, yiyeceklere gösterilen nezaket mutfaktan servise, oradan misafirlere sirayet ediyor. Mezelerinin yanına ara sıcakları, taze balık çeşitlerini, et yemeklerini eklemeyi unutmuyor.Arkada hep bildiğimiz, hayatımızın bir yerinde muhakkak bir yanımıza dokunmuş müzikler çalıyor, yanaklarımız zengin içki menüsünün marifetiyle al al, damaklar şenlenmiş, masalarda dünyanın her yerinden insanlar, kafamızı nereye dönsek İstanbul. Bir yandan çok tanıdık bir yerdeyiz, rahatız; öte yandan gözümüzü masamızda bize eşlik edenlerden bir an kaçırdığımızda, manzara olanca muhteşemliğiyle kendini gösterip bize nerede olduğumuzu hatırlatıp şaşırtmakta.Leb-i Derya kabuk değiştiriyor. Bunu, on beş senenin verdiği tecrübeyi bohçasına atıp, geçmişini sahiplenip, yüzünü yeniye dönerek yapıyor.İkinci 15’e başlarken güler yüzlü servisini yanında taşıyor, gastronomik çıtasını yükseltiyor, kendisiyle özdeşleşen manzarasının tam anlamıyla deneyimlenebilmesi için yeni alanlar yaratıyor, heyecanla dönüşüyor.Cahit Sıtkı Tarancı’nın dediği gibi; “gökyüzü mahallesi İstanbul’un.” Leb-i Derya yine, yeni, yeniden; etrafında deniz, başının üstünde gök, elinde kadehle şehri selamlamak isteyenleri bekliyor.

Mezeler, ara sıcaklar, yemekler genel olarak başarılı ve kaliteli. Tek sıkıntısı meyhane için prime time olmayan zamanlarda tatlı gibi bazı çeşitlerde eksiklerin olması. Bu sebepten dolayı günlere göre fiks menüde fiyat farkı olması normal. Yalnızca bunu hatırlatınca değil her zaman uygulamalılar. Manzara olarak bu kadar panoramik bir görüntüyü başka yerde bulmak zor. Terasında yemek ve müzik eşliği güzel. Daha yüksek müzikle eğlenmek isteyenler için de bir bölümü mevcut. Üstü açılabilen terası ile özellikle günlerin uzun olduğu dönemlerde maksimum keyif alınabilecek bir mekan.

İş arkadaşlarımızla kalabalık bir grup olarak yılbaşı öncesi yemek ve eğlence için gittik. Muhteşem bir manzarada çok şık ve sıcacık bir mekanda keyifli bir gece geçirdik. Sunulan fiks menüdeki mezeleri ve özellikle dana kaburgayı çok beğendim. Bu güzel restoranı yeniden inşa eden herkesin ellerine sağlık

Levrek ızgarası ve tereyağlı karidesi muazzam balıklar çiftlik balığı değil ve taze mezelerden vişneli yaprak sarma ve acılı ezme, atom, harika ara sıcaklarda yaprak kuzu çiğer ve kıtır mantısı süper garsonları İngilizce biliyor yabancı misafirlerimle geldim çok memnun kaldım ve şarapları harika kavaklıdere egeo blend çok güzel herkese tavsiye ederim teşekkürler

Türk mutfağının en meşhur tatlılarından biri olan baklava, ince yufkaların arasına yerleştirilen ceviz veya fıstık dolgusu ve şerbetiyle damakta unutulmaz bir tat bırakır.