Zincirkıran Mehmet Bey Türbesi

Yivliminare caminin ilerisinde bulunuyor. Tütbe, Antalya’nın 1373 yılında Lusignanlardan geri alınışı sırasında büyük başarı gösteren Mehmet Bey’e ait. Etrafında da farklı mezar taşları bulunuyor. Alt tarafında da Nigar Hatun türbesi var.

Antalya'ya gelince kesinlikle ziyaret etmelisiniz. Yivli minare camisinin yaninda muhteşem bir atmosferi var.

ZİNCİRKIRAN MEHMET BEY TÜRBESİAntalya; ilk olarak 1207'de Selçuklu hükümdarı 1. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından feth edilmiştir. Fakat bu kalıcı bir fetih değildi. Gözü hâlâ burada olan Kıbrıs Kralı 1. Pierre; Antalya'yı 1361 yılında, 114 parçadan oluşan bir donanma ile hem karadan hem denizden kuşatarak tekrar ele geçirir. 12 yıl sonra; tam adı Mübarizüddin Mehmet Bey, Antalya'nın Korkuteli ilçesinde güçlerini hazırlamış ve kenti tekrar geri almıştır.Zincirkıran" adını alma öyküsü de şöyle.Mehmet Bey; şehrin kapıları önüne geldiğinde

Türkiye'deki iki zincirli kontrol kulesinin bulunduğunu bugün öğrendim. Biri Haliç'te, 1453 i̇stanbula girişi engellemek üzere çekilen zincir ki iddialar o ki yunus yağı ile kayganlaştırılan keresteler üzerinden gemileri kaydırmamıza sebep oluyor, diğeri ise Antalya'da ve burada yatan bey tarafından kırılıyor.Üstünde bir halka göreceksiniz. Aslında orada kırdığı zincir asılı imiş ama vatikan'a kaçırılmış. Enteresan. Sağındaki mezarın kime ait olduğu bilinmiyor.Yanında Mevlevihane, altta ise Nigar Hatun Türbesi yer alıyor.

Mevlevihane’nin doğusunda yer alan türbenin kitabesinden yapının 1377 yılında (Teke Beyi) Mübarizeddin Mehmet Bey tarafından oğlu Ali için inşa ettirildiği anlaşılmaktadır. Sekizgen gövdeli içte kubbe dıştan sekizgen külahla örtülüdür. Profilli silmeler ile rozetler içinde bitkisel bezekli süslemelere sahiptir. Portal kütlesinin üzerinde saçak kornişine yakın seviyede yekpare taştan oyulmuş halka şekilli bezeme elemanının Türbenin banisi olan Mübarizeddin Mehmet Bey’in Antalya’nın 1373 yılında Lusignanlar’dan geri alınması sırasında liman zincirlerini kırarak gösterdiği başarı neticesinde kendisine verilen “Zincirkıran” lakabına gönderme olduğu düşünülmektedir. Türbede Mübarizeddin Mehmet Bey, Oğlu Ali ve Mevlevi Şeyhi Mustafa Dede Efendi’nin (Antalya Mevlevihanesi Şeyhi) sandukaları bulunur.Türbe binasının yapılan kazılarda etrafında açığa çıkarılan mezarlardan bu alanda bir hazirenin mevcudiyeti tespit edilmiştir. Antalya Müzesinde yapılan incelemeler sonrasında Etnoğrafya Bölümü envanterine kayıtlı olan, geçmiş yıllarda bu civardan müzeye getirildiği tespit edilen mezar taşları ile bir hazire sergilemesi oluşturulmuştur.

Oğlundan bir sene sonra ölen bu gazi babanın türbesinde oğlu ve kendisi yan yana yatmaktadır

1373 yılında Antalya'nın geri alınmasında büyük başarı göstermesiyle Zincirkıran lakabını almış.

Türbenin içinde 3 tane sanduka vardır. Şifai bilgilere göre üzerleri haç şeklinde çiniler ile kaplıymış. Kubbeye geçiş içleri dilimli küçük tromplar ile sağlanmıştır. İçte duvarlar, dışta ki taş işçiliğine rağmen sade sıvalıdır. Türbenin içini sekizgenin kapı cephesi hariç sekizgenin her kenarında bulunan dikdörtgen pencere aydınlatır. Bu pencerelerin üstlerinde de birer rozet yer alır. Ayrıca kapı üstünde yine bir halka mevcuttur.Kitabesi: “Allah’tan başka her şey helali olucudur. Devlet dini ve dünyanın savaşçısı, alim ve fikirlerin terbiyecisi, büyük Emir Mahmut Yunus Bey oğlu Mehmet’e 779 senesi şaban ayının sonlarında merhum ve macum Emirzade Ali için Allah kabrini nurlandırsın şu şerife kubbenin inşasını emir etti, mülkü, halkı ebedi olsun."

20 Mayıs 2018 burada idim.Bu tarihte restorasyon çalışmaları vardı.Yivli Minare Camii’nin kuzeyinde bulunan yapı güneybatı cephesinde yer alan kapısı üzerindeki kitabesine göre Mübarizeddin Mehmet Bey tarafından oğlu Ali için 1377 yılında inşa ettirilmiştir. Mehmet Bey’e atfedilen Zincirkıran lakabı, kendisinin 1373 yılında Antalya’yı Kıbrıs hakimiyetinden geri alması ile ilişkilendirilmektedir. Kenar uzunluğu 8.30 m olan kare bir subasman üzerinde sekizgen gövdeye sahip türbe tamamıyla kesme taştan yapılmıştır. İçte kubbe ile örtülü türbenin üst örtüsü gövde formunda bir külahtan oluşmaktadır.  Yapının girişinin yer aldığı güneybatı cephesi dışındaki tüm yüzlerinde alçak konumda birer dikdörtgen pencere, bunların üzerinde ise tümü birbirinden farklı birer plastik bezeme bulunmaktadır. Yalın profillerle sınırlandırılmış kapının basık kemeri üzerinde geometrik ve bitkisel bezemelere sahip üç rozet yer almaktadır.  Zemini dörtgen tuğlalarla kaplı yapı içinde üç sanduka göze çarpmaktadır. İç mekanda, pencerelerden üçünün üzerinde İslam Peygamberi Hz. Muhammed’in bir olay karşısındaki görüşlerini açıkladığı ve Hadis-i Şerif olarak adlandırılan ifadeler yazılıdır.Türbenin içinde 3 tane sanduka vardır. Şifai bilgilere göre üzerleri haç şeklinde çiniler ile kaplıymış. Kubbeye geçiş içleri dilimli küçük tromplar ile sağlanmıştır. İçte duvarlar, dışta ki taş işçiliğine rağmen sade sıvalıdır.KİTABESİ:“Allah’tan başka her şey helali olucudur. Devlet dini ve dünyanın savaşçısı, alim ve fikirlerin terbiyecisi, büyük Emir Mahmut Yunus Bey oğlu Mehmet’e 779 senesi şaban ayının sonlarında merhum ve macum Emirzade Ali için Allah kabrini nurlandırsın şu şerife kubbenin inşasını emir etti, mülkü, halkı ebedi olsun.”

Ecdadı saygı Allah rahmet eylesin. Mekanları cennet olsun. Bizi onlara layık torunlar olarak ölmeyi nasip etsin.Konum hatalı Türbe tramvay yolu üzerindeki Mevlevihane yan avlusunda. Tramvay yolundan görünüyor ama giriş altta. Bu konumu buraya koyan vatandaşı Allah’a havale ediyorum. Harcadığımız zaman ve emeğe yazık. Yivli Minare Camii yanında yazanlara da kulak asmayın.(Düzenleme) Konumu düzenledim ve doğru yerine alınmış. Teşekkürler.