Kurukahveci Mehmet Efendi

Taze çekilen kahvenin kokusu muhteşem. Sırada beklerken bile kahve ye o aromatik kokuya resmen doyuyorsunuz. Fakat aynı kahveyi dışardan daha ucuza alabilirsiniz ne yazık ki.

Bizim ve bizim büyüklerimizin ve onların da büyüklerinin çocukluğunun hislerine atıfla büyüklerimizin akılalmaz tiryakiliklerinin en önemli durağı" olarak tanımlayabileceğim tarihi Türk kahvecisi...Anadolu'da yaşayan Türk halkının İstanbul'a gelenlerine ısmarladıkları nesnelerden biriydi buranın kahveleri. Şimdilerde tüm ülkedeki marketlerde buranın ürünleri bulunabiliyor ancak buradan alınanlar taze çekilmiş olarak alınmakta."

Filtre kahve 250 gram 114 TLAynısı Onur Markette 79 TLGereksiz yol uzaklık ve baya bir fark...

Yıllardır istisna durumlar dışında evime Mehmet efendi kahveden başka almam. Tartışmasız en iyi kahve. Bugün 26 ₺ 100 gr paketleri marketler de. Çok pahalı, 2019 temmuz ayında 3.25 ₺ satış rakamı. 3 yılda yüzde bine yakın bir zam olmamalı. Piyasanın en iyisi diye böyle zam olmaz. Bu yüzden 4 yıldız..

19’uncu yüzyılda Türk kahvesi çoğunlukla çiğ çekirdek olarak satılıyor, evlerde tavada kavrulduktan sonra el değirmenlerinde çekiliyor ve içiliyordu.1871 yılında işi babasından devralan Mehmet Efendi, çiğ çekirdek kahveyi özenle kavurup dibekte öğüterek müşterilerine hazır olarak satmaya başlar. İstanbul Tahmis Sokağı’nda taze mis gibi kavrulmuş kahve kokusu çevreye yayılmaya başlar.Mehmet Efendi müşterilerine sağladığı bu kolaylıkla, bir süre sonra “Kurukahveci Mehmet Efendi” lakabıyla anılır.150. YILONLINE SİPARİŞTR / ENGHAKKIMIZDATARİHÇEMEHMET EFENDİMARKA DÖNEMİÜÇ VE DÖRDÜNCÜ KUŞAKMİSYONETKİNLİKLERARŞİVİMİZDENTÜRK KAHVESİÜRÜNLERHAZIRLAMAKAHVE VE TARİHİİLETİŞİMMARKA DÖNEMİ1931 yılında vefat eden Mehmet Efendi’nin ardından oğulları Hasan Selahattin, Hulusi ve Ahmet Rıza Beyler baba mesleğini sürdürdüler.Aile 1934 yılında “Kurukahveci” soyadını aldı. Mehmet Efendi’nin vefatından sonra ailenin en büyüğü Hasan Selahattin (1897–1944) yurtdışının önemini kavrayarak uluslararası etkinliklere katılmaya karar verdi. Böylece Türk Kahvesini yurtiçine olduğu kadar yurtdışına da pazarlayarak tanıtmaya başladı.Hulusi Bey (1904–1934) dönemin gelişen teknolojisini göz ardı etmeyerek toplu üretimi gerçekleştirdi.İstanbul Tahmis Sokağı’ndaki dükkânın yerine, dönemin ünlü mimarı Zühtü Başar’a günümüzde de kullanılmakta olan “art deco” tarzında bir bina inşa ettirdi.Ayrıca 1932 yılında, dönemin usta grafikeri İhap Hulusi Bey’e bir amblem çizdirtti. Bu amblem günümüzde de kullanılmaktadır.

Ayy nasıl kalabalıktı girmedim sıraya yoramam kendimi bekledim kenarda ama aşırı kapabalıktı ona rağmen hızlı aldı kahveleri seri çalışıyolar vızır vızır guzel baya mis gibi kahve kokuyo hediyelik isteyşnce paket falan guzel yapıyolarmis bay

☕️☕️☕️ kahve dediğimiz buradan insan içmeli fiyata gelirsek dışardan biraz daha pahalı ama değer☕️☕️☕️

Yeni açılan sergi alanı Kütüphane ve Cafe kısmı ile hizmet yelpazesini genişleten bu müstesna müesseye şükranlarımı sunarım. Kesinlikle gelin, gezin, görün, bir mola verip bir kahve için. Tavsiye edilir.

Eminönü’n de yorucu bi turdan sonra nefes almak için gayet güzel bi mekan. Sadece kahve var bilginize ve çok lezzetli . 25 tl